
Bisiklet Benim için İnce Çizginin Başladığı Yerdi...
Çocukluğumdan bu yana bisiklet hep hayatımda olmuştu fakat bisiklet sporunu üniversitede aldığım ikinci el bir dağ bisikletiyle katıldığım turlardan birinde tanıştığım yarışlara katılan abinin “seni sporcu yapalım, iyi gidiyorsun” demesiyle düşünmeye başladım. Bu benim için büyük sevinç kaynağı olmuştu. O zamanlar bir antrenman bilincim yoktu, bisiklete biniyor olmak benim için antrenmandı. Zamanla her şeyim düzene girmeye başladı, öncelikle uyku saatlerime dikkat etmeye, sonra yediklerime, ardından gün içinde yaptığım aktiviteleri göz önünde bulundurmaya başladım. Özetle bisiklet, daha doğrusu bisiklet sporu benim için ince çizginin başladığı yerdi. Ya geçecek ya kalacaktım, ben geçmeye karar verdim. Yalnız bir eylemken bisiklete binmek benim için, bir hayat gayesi olabilirdi artık.
Yarışlara katılmaya başladığımdan bu yana dolu dolu iki yıl geçti ve ben bu süreçte Türkiye’deki sporcuların önemini (ya da önemsizliğini), bisiklet sporunun konumunu gözlemleme fırsatı elde ettim. Çok kırıcı ya da gerçekten iyi ki diyeceğim şeyler yaşadım. Tek bir noktada birleşti tüm bunlar, daha da “tutunmam” konusunda. Olumlu ya da olumsuz yaşadıklarım beni daha da istekli hale getirdi. Mücadelem sadece yarıştayken değil, Türkiye’de bulunduğumuz şartlar altında bu sporu bir kadın olarak yapıyor olmak dahi benim için büyük bir mücadeleydi. Hala da öyle.
Asıl branşım dağ bisikleti, bu zamana kadar koştuğum yarışlar bu yöndeydi ve bundan sonrasını da öyle amaçlasam da bu yıl kendime aldığım yol bisikletiyle yaptığım antrenmanlar sonrası uygun zamanlarda dağ bisikletini desteklemek amaçlı yol yarışlarına da katılabileceğime karar verdim. Hatta bu hafta sonu çoğunlukla antrenmanlarımı yaptığım yerde, velodromda Malt Crit yarışını koşacağım (15 Temmuz Darbe Girişimi ile o yarış iptal oldu). Şu anda Kocaeli Üniversitesi’nde Hemşirelik okuyorum ve sonrasında bölümümde edindiğim sağlık bilgisini kullanarak yüksek lisansımı Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde Sporcu Sağlığı üzerine yapmayı düşünüyorum. Aynı zamanda Türkiye Bisiklet Federasyonu’ndan bisiklet antrenörlüğü eğitimlerini almayı da planlıyorum. Daha sonraki çalışmalarım bireysel olacak, önce edindiğim bilgi ve tecrübeyle kendimi iyi bir sporcu olarak yetiştirmeyi, daha sonra sporcular yetiştirmeyi düşünüyorum. Kendimi ve dünyadaki sporcuları baz aldığımda 2020 olimpiyatları için ülkem adına puan toplayabilecek ve dünya sıralamasında ilk elliyi hedefleyebilecek seviyede görüyorum kendimi. Bunun için maddi ve manevi katkının artması gerektiğini ve ülkemizde artan bisiklet bilinciyle bunun başarılabilir bir hedef olduğunu düşünüyorum. A planım var evet, fakat B planım da var. Bu spora 21 yaşında, elit kadın kategorisinde başlamış biri olarak zorlandım fakat bunlar beni bu süreçte oldukça ileri noktalara gelmem konusunda kamçıladı. Şimdi mevcut olan engeller üzerinden değil, elimdeki imkanlar dahilinde napılabilir diye düşünüyorum. Bu beni amaçladıklarıma ulaştırmaya yetmeyecek belki ama şu anda bulunduğum noktadan gerçekten “evet başardı” dedirtecek seviyeye getirecek. Amacım gerçek anlamda “yapabileceğimin en iyisini yapmak”.
Başarı, diğer insanların sizin için biçtikleri değil, başarı sizin kendinize biçtiğiniz sınırlar dahilinde yapabilecekleriniz… Ve şu anda benim sınırım yok. Kendime diyorum ki, bundan birkaç yıl önce şu anda eriştiğin noktayı düşünmüş müydün? Hayır. Öyleyse düşünemediğim şeyleri elde etmek için, hep daha iyisinin olduğunu bildiğim için devam!
Ben Zeynep Özcan.




